Dizi ve film izleme sitesi güncel

13 Ekim 2008 Pazartesi

[hafif.org] 10 New Entries: CHARLES MANSON: "HEM TANRIYIM HEM DE ŞEYTAN"

CHARLES MANSON: "HEM TANRIYIM HEM DE ŞEYTAN"

\

Kurbanlarının lanetlenmiş ruhlar olduğuna ve lanetli ruhları öbür tarafa geçirebilecek tek kişinin; kurtarıcı ruhun kendisi olduğuna inanan ruhlar vardır. Hayatta kendilerine biçtikleri rol hiç de azımsanmayacak kadar büyüktür. Kimi karizma öyle güçlüdür ki, bu etkileme sanatı karşısında çaresiz kalırsınız, gördüklerinize bir türlü inanamazsınız. Bu lider özelliği anlaşılmaz, sürükleyici bir güçtür. Hitler'in Almanyasını kendi doktrinine inandırması ve kitleleri etkilemesinin bir benzeri; mikro ölçekli soykırımından başka bir şey değildir. Manson'da da olan güç. Ama öyle bir güçtür ki, işlenilen cinayetler bir kenera, mahkemede dahi davalarını yönetebilmesini sağlayıp, müritlerini mahkemeye emekleterek getirtecek bir güç.

BİR VADİ OL; KADERE KARŞI DÖVÜŞMEYİ BIRAK VE BEKLE. O SANA AKACAKTIR...

Yattığı hücresine dünyanın her yanındaki gençlerden hala binlerce mektup yağan bir seri katille karşı karşıyayız. Anlaşılması gereken konu ise, masum insanları öldürmenin niye bu kadar popiler hale gelebildiği ve bu kadar yüceltilebildiğidir. Böyle bir durumda tartışılması gereken, ne Charles Manson'ın geçmiş analizi ne de bunları neden yaptığıdır. Onu anlamaya çalışmak değildir önemli olan... Anlayınca değişecek bir sonuç olmadığı gibi, ne onun ne de müritlerinin yaptıklarının doğrulanabilecek bir durumu yoktur. Önemli olan konu, bu insanların nasıl bu kadar hipnotize olabildiği ve böyle bir duruma hayranlık duyabildiğidir. Bir seri katilin felsefesi ile yüceltilmesi bana göre oldukça tuhaf. Bu durum ne gidenleri geri getirir ne de Manson'ın fan kitlesinin varlığını değiştirir.

devamını oku »

ilgili yazılar

bu yazı neceff tarafından hafif.org adresli sitede yayımlanmak üzere yazılmıştır. kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz.

etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

WRC

Dünya Ralli Şampiyonası
Dünya Ralli Şampiyonası

World Rally Championship. Yani Dünya Ralli Şampiyonası...

Aslında olaya biraz rallinin tanımı ile başlamak gerekiyor sanırım. Ralli hani hepimiz bildiği otur koltuğa, bas gaza olayından biraz daha farklı. Ralli, motorsporları içerisinde sporcu kondisyonunun, konsantrasyonun çok yukarıda olması gereken bir dal. Neden mi? Ortalama 200 km'lik özel etap uzunluğuna sahip bir rallide yaklaşık 10.000 kez vites değiştirme, bunla irtibatlı olarak ayak pedallarını kullanma ve en önemlisi yüksek hız yapabilme kabiliyetini bir arada bulundurmak gerekiyor. Ortalama bir yarış için 5 gün içerisinde antrenmanlarla beraber yaklaşık 2500 km yol yapılabilmekte.

Subaru Impreza WRC
Subaru Impreza WRC

Ralli aslında organizasyonun istediği saatlerde istediği yerlerde olabilmeyi gerektirir. Bunun tersi durumlarda ciddi cezaları vardır. Önce biraz tanımlara bakalım.

devamını oku »

ilgili yazılar

bu yazı onnupro tarafından hafif.org adresli sitede yayımlanmak üzere yazılmıştır. kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz.

etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Hazar Canavarı: Ekranoplan

Ekranoplan, bir süredir zamazing'e göndermeyi düşündüğüm, fakat derinlerinde zamazing'i aşan bilgilerin varlığıyla gaza gelip hafif'in sol yakasına çiçek misali kondurmak istediğim bir konuydu.

Korabl-Maket, en büyük ekranoplan
Korabl-Maket, en büyük ekranoplan

Ekranoplan ya da henüz resmi olarak adı konulmadan önce Amerikalı casuslar tarafından "Hazar Canavarı" olarak tanımlanan bu taşıt; her türlü düz yüzeyde kullanılabilen, kanatları normal bir uçağın yarısı uzunlukta ve yüzeyden sadece birkaç metre uzaklaşmak suretiyle yer etkisinin (Bkz. orjinal Ground Effect) gözüne gözüne vurarak hem enerji tasarrufunun haddinde çalışıyor, hem de düşman radarlarına yakalanmamayı başarabiliyormuş.

Rostislav Evgenievich Alexeev (1916-1980) tarafından geliştirilmiş bu icat soğuk savaş döneminde Hazar Denizinde bol bol görülebiliyormuş ve teknoloji uzun yıllar Rusya'da saklanmış. Keza yukarıda resmini gördüğünüz Korabl-Maket (KM) adındaki bilinen en büyük ekranoplan çok gizli askeri bir projeymiş o yıllarda. Bana pek inandırıcı gelmese de tam 984 gross ton yük taşıma kapasitesine sahip bu yaratık 100 metreden uzun, 531 gross ton ağırlığında ve saatte 400 km hıza erişebiliyormuş. 1987 yılında Karadeniz'de hizmete başlayan Lun-class adındaki bir modeli ise 550 kms hız yapabiliyormuş.

devamını oku »

bu yazı nothingrows tarafından hafif.org adresli sitede yayımlanmak üzere yazılmıştır. kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz.

etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

Hallac-ı Mansur ve Ene'l Hak

Hallac-ı Mansur 858 yılında Tur şehrinde doğmuş, 857-922 yılları arasında yaşamış, İran'lı, sufi bir yazardır. Çok fazla pamuğu çok kısa sürede atabildiğini gören kişilerce kendisine Hallac (pamuk atan) lakabı verildiği rivayet edilmektedir. Tam adı Ebu el-Muğiz el-Hüseyn ibn Mansur el-Hallac'tır. Halk arasında ona Hallac-ı Mansur veya Hasin (Hüseyin) Mansur Hallac denilmiştir.

Genç yaşta Kur'an'ı ezberlemiş ve evlendikten sonra Hac ziyaretinde bulunmuştur. Abbasi hakimiyetinde olan Bağdat'ta yaşamıştır. Hocası Cüneyd-i Bağdadi'dir ve Hallac-ı Mansur'un yaşantısında onun büyük etkileri olmuştur.

Hallac-ı Mansur, Al Hallaj - bir tasviri (resim)
Hallac-ı Mansur, Al Hallaj - bir tasviri (resim)

devamını oku »

ilgili yazılar

bu yazı Redingot tarafından hafif.org adresli sitede yayımlanmak üzere yazılmıştır. kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz.

etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

karbonat dünyayı kurtarabilir mi?

Küresel ısınma hayatımızın kabul edilmiş bir parçası haline geldi. Etkisi yaygın bir ekolojik felaketten daha ciddi olabilir ve hatta türlerin yok olmasına ve de kıtlığa sebep olacak bir etki de yaratabilir. Sera gazlarından birisi olan karbondioksit (CO2) dünyanın ısınmasına katkıda bulunmaktadır. En büyük karbondioksit vericileri durumunda ise şu anda enerji santralleri olarak görülmektedir. Bunu söyleyen Skyonic şirketi; her yıl 2.3 milyar ton CO2 salınımı yaptıklarını belirtiyor ve bu rakam Amerika'da bulunan arabaların atmosfere saldığı 1.9 milyar tonu düşününce gerçekten çok büyük. Pekala Skyonic bu konu hakkında ne yapacak? Karbonat üretecek.

enerji santrali
enerji santrali

devamını oku »

ilgili yazılar

bu yazı hoodly tarafından hafif.org adresli sitede yayımlanmak üzere yazılmıştır. kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz.

etiketler: , , , , , , , , , , , ,

İNCİR

\
Çekirdeği ehemmiyetsiz işleri tasvir etmek için kullanılsa da en sevdiğim meyvelerden birisidir incir. Ve ne kadar kalori içerdiği umurumda bile değil. Birbuçuk metrelik boyuma kilolar bağlayıp yusyuvarlak olmaya razıyım amma bu cennet meyvesinden vaz geçmeye asla. Kurusu ayrı , yaşı ayrı güzel. Hiçbir meyvenin reçeline ve yahut aromasına tahammülü olmayan bendeniz incir reçelinin kavanozu ile günlerce yatıp kalkabilirim. Havuçlu kekin içine cevizle birlikte bolca kuru incir koyarak yarattığım lezzet devriminin ise mideyle kalp arasında -ne yolu- on şeritli otoban inşa ettirebildiğini ayrıca belirteyimki tecrübeyle sabitir.

Bizim incire latin sosyetesinde "Ficus carica" diyorlarmış. Anavatanı içinde cennet yurdumunda olduğu doğu Akdeniz ve güneybatı Asya. Ve evet cennet yurdum incirin dünyadaki bir numaralı üreticisi.

yaprak
yaprak
İncir ağacının boyu 3m ile 10m arasında olabilir. Bazı türleri erkek çiçeği de dişi çiçeği de üzerinde bulundurur. Bazı türlerininde ise erkek ve dişi çiçeği üzerinde bulunduran ağaçlar ayrı ayrıdır.Bu türlerde bay inicir ağacı " Ficus carica varyete caprificus" bayan incir ağacı "Ficus carica varyete domestica" olarak isimlendirilir. Yaprakları 12–25 cm uzunluğunda ve 10–18 cm genişliğinde olup Adem babamızla Havva anamızın da vaktiyle yaptığı gibi zaruret durumunda biraz kasılıp esvap niyetine de kullanılabilir. Yaprakların derin girintili beş lobu vardır.
\
Meyvesine gelince o bir fenomendir. Elmaya, armuda benzemez. Zaten meyve diye yediğimiz o sarıdan mora çeşitli renklerde olabilen 3-5 cm uzunluğundaki harika şey aslında ağacın meyvesi değil çiçeğidir efenim çiçeğidir. Mübalağa etmiyorum hakketen. Dışta gördüğümüz yeşil-mor olabilen kısım aslında dişi çiçeğin tablasıdır. Özelleşerek bir kese halini almıştır. Minik minik yüzlerce çiçekcik bu keseciğin içine sığınmış meyve olabilmek için erkek çiçekten gelecek polenleri beklemektedir.
aşk böcükleri
aşk böcükleri

Erkek çiçek ise başka bir ağacın üzerindedir ve polenlerini o keseciğin içine ulaştırması hiç de kolay değildir. Bir elma bir armut gibi dişisi- sevdiceği- hemen dibinde değildirki polenlerini şöyle bir silkinip atıversin üzerine. Bu sebeple bir ulağa ihtiyacı vardır ve mazı böceği onların aşk böcüğü olur. Erkek ağaçta çiçek tablasının ağzına yakın kısmında polenleri taşıyan erkek çiçekler bulunur. Daha derinde ise mazı çiçeği denen ve mazı böceğinin yumurtalarını içine yerleştirdiği çiçekler vardır. Larvalar yumurtadan çıkar ve olgunlaşıp mazı böceği olduklarında erkek çiçeği üzerine polenleri de alıp terk ederler. Dişi ağaca yolları düştüğünde de dişi çiçeğin oluşturduğu kesenin ortasındaki delikçikden girerek içindeki yüzlerce küçük çiçeğe polenleri ulaştırır.. Zaman içinde bu keseyi oluşturan çiçek tablasının çeperi ile taç yaprakları etlenir ve lezzetlenir, böylece bizim yediğimiz yalancı ve leziz meyve hasıl olur.Asıl meyveler hani şu incir çekirdeği diye hor gödüğümüz, itip kaktığımız, işe yaramaz ehemmiyetsiz şeylere misal gösterdiğimiz çekirdeğimsi minicik şeyler var ya onlar işte.

devamını oku »

bu yazı baharali tarafından hafif.org adresli sitede yayımlanmak üzere yazılmıştır. kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz.

etiketler: , , , , , ,

Korkmaktan Korkmak "Fobofobi"

Bilinmeyen bir şeylerin olduğunu bilmek insana korku vermektedir. Lakin insana bilinmeyen bir şeyin olmadığını ve bildiklerinin "her şey" olduğunu söylerseniz korkularını bastırabilir misiniz? Bu mümkün mü?

kork benden!
kork benden!

Bilinmeyenden korkan insanoğlu bilerek korkusunu yendi yıllardır. Bir fareye onu öldürmeyecek kadar zehir katılmış bir peyniri verdiğinizde ve fare onu yediğinde tadı alacak, bir daha o bölgeye uğramayacaktır. Fakat insanoğlu korktuğu şeylere çomak sokmaya daha küçüklüğünden beri başlamıştır. Çomağı bırakıp kaçsa bile ertesi gün yine başına gelerek merakını gidermeye çalışacaktır.

Böyle olmasaydı bu kadar gelişme sağlanamazdı. Bazen dem vuruyoruz "hayvanlar bile pistten kışttan anlıyor ama insanlar laftan anlamıyor git denince gitmiyor, elleme denince bile elliyor" diyoruz. Bu böyle olmadığı zaman nasıl o insan gelişebilirdi?

En çok korkulan şeyler arasında karanlık ve nerden geldiği belli olmayan sesler vardır, buna rağmen karanlığı seven de vardır, nerden geldiği belli olmayan seslerle ruhunu dinlendiren de.
Her şeyden korkabiliriz; yeter ki o "şey" bizimle uygun zaman ve yerde karşılaşsın.

Anlayacağınız üzere konumuz korkular.

devamını oku »

ilgili yazılar

bu yazı Culture Orange tarafından hafif.org adresli sitede yayımlanmak üzere yazılmıştır. kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz.

etiketler: , , , , , , , , , ,

Zamanda Yolculuk Üzerine

Büyük Hadron Çarpıştırıcısı
Büyük Hadron Çarpıştırıcısı
CERN'de bir şeyler oluyor. En basit özetiyle bilimadamları bize kütle özelliği kazandırdığı inanılan taneciği, Higgs Bozon'unu bulmaya çalışıyorlar. Çünkü şu anki bilimin temeli teoride var olduğu inanılan ve tüm taşları yerine oturtulan bu Higgs Bozon'unun üzerine kurulu. Higgs taneciğinin Big Bang olayından sonra meydana geldiği düşünülüyor. Bu sebeple deney ortamında ufak bir Big Bang yaratılarak yine ilk anda olduğu gibi Higgs bozonunun ortaya çıkması beklenecek.
Peter Higgs
Peter Higgs
Eğer tahminler doğru ise ala, fakat doğru değilse bu sefer bilimi ya başka temellerin üzerine oturtmak gerekecek, ya da Higgs bozonunun başka bir yolla ortaya çıktığı tezi ortaya çıkacak.

Big Bang'e duyduğum merak zaten hat safhada iken CERN deneyi ile daha da arttı. Tabi bu olayın sırlarına erişmek için ya zamanda yolculuk yapmak gerekiyor ya da ilahi bir kuvvete erişmek gerekiyor. Peki ya zamanda yolculuk mümkün olabilir mi? Teoride mümkün mü? Mümkün olsa ortaya çıkabilecek durumlar neler olabilir?

einstein
einstein

Ufak bir çocukken de, büyüyüp adam olduğumuzda da hep düşümüz olarak kalmayı başarmış önemli bir konu. Pişmanlıklarımızı hatırladıkça, ikinci bir şansımız olsa geçmişe gidip pişmanlığımıza sebep olan şeyi ortadan kaldırmayı arzuladıkça daha da gerçek olmasını dilediğimiz hayalimiz.

Bilim dünyası zamanda yolculuk konusuna biraz temkinli yaklaşıyor. Ama yolculuğun mümkünlüğünü hiç de reddetmiyor ve bunun için sorular soruyor. Konuyla ilgili soruları ciddi şekilde ilk yanıtlayan pek de garip olmayan şekilde Einstein'ın Görecelik Teoremi. Einstein bu teoreminde hiçbir cismin ışık hızını geçemeyeceğini ve bu sebeple zamanda yolculuğun mümkün olmadığını belirtiyor. Bu noktada 'ışık hızı' önemli bir yer tutar.

devamını oku »

ilgili yazılar

bu yazı afs tarafından hafif.org adresli sitede yayımlanmak üzere yazılmıştır. kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz.

etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

İşsizlikten eski lastik kemiren ünlü hayvanlar

\

"Rol yapan hayvan"lar her zaman ilgiye mazhar olmuşlardır. Çok zaman "nerden buluyorlar lan bu hayvanları..." diye düşündüğümü hatırlarım. Halbüse işin aslı başkaymış. Rol yapan hayvanlar öyle sokaktan toplanmıyormuş. Basbayağı ajansları var, baz ücretleri var, iyi rol yapanı, figüran olanı var. Bunlar arasında bazı hayvan kardeşlerimiz var ki, yer aldıkları film ve dizilerle şöhret diye gazetelere resmi basılan birçok kişiden çok daha ünlüler. Tabii bazıları da nankör medyanın gazabına uğramış, işleri bittikten sonra unutulmuş, yitip gitmişler. İşte bu sıralar işsiz olan ve teklif bekleyen ünlü hayvan oyunculardan bazıları.

Ed

geri dönüşü olmayan bir yol
geri dönüşü olmayan bir yol

18 kişiden oluşan fare ekibinin yıldızı Edward, Heroes dizisinin birinci sezonunda lağım boyunca emekleyerek şöhreti yakaladı. Lakin takımının bir numaralı faresi olmasına ve son derece disiplinli çalışma sistemine rağmen şu sıralar işsiz. Ed, günlüğü 70 dolardan iş arıyor.
worldwidemovieanimals.com

devamını oku »

ilgili yazılar

bu yazı Cyrano tarafından hafif.org adresli sitede yayımlanmak üzere yazılmıştır. kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz.

etiketler: , , , , , , , , ,

Çık Dışarıya Oynayalım!

Eskiden oyunlarımızı, dört-beş çocuk bir daire oluşturup öyle oynardık. Ya da oyuncak bebeklerimizle, arabalarımızla hayal gücümüzü kullanıp gerçek olmayan dünyalarda, gerçek olmayan kişileri canlandırırdık. Ama artık oyunlar bilgisayar başında geçirilen gecelerle, gündüzlerle hayat buluyor. Hele bir de bahsettiğimiz bir internet oyunuysa, durum oyundan öteye geçip ciddiye biniyor.

\

İnternet oyuncuları zamanlarının inanılmaz derecede büyük bir kısmını bilgisayar başında yarattıkları sanal karakterleri geliştirmekle, onlara seviye atlatmakla veya kurdukları ülkeleri savaştırmakla uğraşıyorlar. Bu tip şeyler, eğer daha önce internet oyunlarıyla hiç karşılaşmamışsanız, size garip gelebilir. Ve hatta şöyle bir soru sorabiliriz buradan hareketle; "Bir insan, olmayan bir şey için neden bu kadar emek harcar?"
\

İnternet Oyunlarının Tarihi
Bu tip oyunlara "Multi Massive Online Role Playing Game"(MMORPG) yani "Devasa Oyunculu Çevrimiçi Rol Yapma Oyunu" deniliyor. Bu tür, ilk olarak oyuncuların internet üzerinden metin tabanlı oyunlar oynamasıyla başlamış. Fakat daha sonra gelişen grafik imkanları sayesinde bu oyunlar daha gerçekçi ve çekici olmaya başladılar. Temel olarak bu oyun türü, oyuncuların yapay zekalarla değil de birbirleriyle rekabet etmesine dayanıyor. Bu da rekabeti ve oyunun sürekli olmasını sağlıyor. Oyunun kaderinin insanlar tarafından belirlenmesi, en iyi olma savaşı, bu tip oyunlara ayrı bir çekicilik katıyor.
\

Bu oyunlardaki amaçlar birbirinden farklı olsa da genel olarak oyuncuların amacı bir karakteri 'en iyi' yapıp, o sanal dünyada birinci olmaktır. Bunun yapılabilmesi için ise genellikle iki yol izlenir. Birincisi, diğer kullanıcıların karakterleri ile savaşmak ve itibar&seviye kazanmak. Diğeri ise oyun tarafından size verilen görevleri tamamlamak. Tabii bu tip oyunların yarattığı en büyük farklılık gruplaşmadır diyebiliriz. Yani insanlar ittifaklar, klanlar kurup grup halinde savaşabiliyorlar. Bu da kullanıcılara, belki de gerçek dünyada sahip olamadıkları bir yere ait olma duygusunu sağlıyor diyebiliriz.
\

devamını oku »

ilgili yazılar

bu yazı afs tarafından hafif.org adresli sitede yayımlanmak üzere yazılmıştır. kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz.

etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

You received this email because you are subscribed to the real_time feed for http://www.hafif.org/rss.xml. To change your subscription settings, please log into RSSFWD.

Hiç yorum yok:


sayfa sayacı
[hafif.org] 10 New Entries: CHARLES MANSON: "HEM TANRIYIM HEM DE ŞEYTAN" - Tamindir Film Center Tamindir

Blog Arşivi